Kitabın Yazarı: DİVAN EDEBİYATI
Kitabın Konusu: Birbirini seven iki işinin yaşadıkları mucadele ve sevgi
Kitabın Özeti:
Masal bu ya, Isfahan şahı Anka Bey’in tek üzüntüsü çocuklarının olmamasıydı. Günlerden bir gün yaşlı bir derviş elinde bir elmayla çıkageldi ve hanım sultanın bu elmayı Ayazma Çeşmesi’nin başında yemesi halinde Allah’ın izniyle bir çocuklarının olacağı müjdesini verip gözden kayboldu.
Anka Bey sevindi ve tellallar çıkarıp halkın çeşme başında toplanmasını buyurdu. Isfahan’da aynı derdi çeken zengin bir Ermeni Keşişi vardı; karısı haberi duyunca hanım sultana giderek elmanın bir parçasını da kendisine vermesini istedi. Hanım sultan, doğacak çocuklar ayrı cinsten olursa büyüdüklerinde başgöz edileceklerine dair söz alarak elmanın yarısını Keşiş’in karısına verdi. Hikmet—i Hüda, dokuz ay sonra Anka Bey’in bir oğlu, Keşiş’in de bir kızı dünyaya geldi. Birine Mirza, diğerine Han Sultan adını koydular. Çocuklar birbirinden habersiz büyüdüler. Bir gün Mirza rüyasında bir dünya güzeli görüp âşık oldu; çok geçmeden
Bundan sonrası malûm; Isfahan şahı Keşiş’ten sözünü yerine getirmesini isteyecek, ancak kızını bir Müslümana vermek istemeyen Keşiş, bir gece gizlice Isfahan’ı terkedecektir. Ertesi gün Keşiş’in ailesiyle birlikte sırra kadem bastığını öğrenen Mirza Bey beyninden vurulmuşa döner ve arkadaşı Sofu’yla birlikte yollara düşer. Demir asa demir çarık, bütün Doğu Anadolu’yu karış karış gezerek Aslı’sını aramaya başlar. Artık o Şehzade Mirza Bey değil, Âşık Kerem’dir; sazıyla hep aşkını söylemekte, dağlarla, derelerle, kurtla, kuşla söyleşip Han Aslı’sından
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder