4 Ocak 2009 Pazar

Acımak Roman Özeti

1.Eserin Adı:Acımak
A.Yazarı: Reşat Nuri GÜNTEKIN
B.Baskı Yılı: 1982
C.Sahifesi: 124
D.Basıldığı Matbaa: İnkılap ve Aka Kitapevleri A.Ş




2.Eserin Kısa Özeti:
Merkezde öğretmenlik yapan Zehra ismindeki bir baş ögretmenin babasi hastadır. Zehra öğretmen merkezde bulunan öğretmenlerin içinde en iyisidir, çünkü görevi için canla, başla çalışan birisidir. Maarif Müdürü olan Tevfik Hayri Bey Zehra öğretmeni çok yakından tanıyan ve bilen birisidir. Fakat Maarif Müdürü Zehra’nın babasının hasta olduğunu öğrenir. Ve izin almak için Mebus Şerif Halil Bey ile konuşur. Zehra’nın iyi birisi olduğunu canla başla çalıştığını görevinin bilincinde olduğunu anlatır ve konuşurlar ama acıma ruhunun olmadığını belirtir. Öğrencilerden okula geç gelenleri, üstü başı yırtık olanları affetmediğini belirtir. Halil Bey şaşırmıştır, çünkü Zehra’nın babasız olduğunu sanmaktadır. Tevfik Bey ile Şerif Bey okulları teftişe gider ve ilk olarak Zehra’nın okulundan başlarlar ve babasının hastalığından söz ederler ama Zehra babasının olmadığını söyler ve onlarda üstelemezler ama hasta kelimesini duyunca Zehra değişmiştir.
Maarif Müdürü bu olayı halletmek için hemen harekete geçer ve iki gün sonra İstanbul’dan gelen resmi bir telgrafla Zehra’nın babası olan Mürşit Efendi’nin hasta ve ölmek üzere olduğunu ve öğretmenin hemen yola çıkması gerektiğini belirtmiştir. Tevfik Bey Zehra’yı odasına çağırır ve durumu tekrar anlatır. Hemen babasının yanına gitmesi gerektiğini ona hatırlatır ve telgrafı Zehra’ya verir. Zehra babasının kötü biri olduğunu anlatır ve gitmek istemez. Sonra Zehra kararını değiştirmiştir ve Tevfik Bey’e söyleyerek okuldan ayrılır.
Zehra trene biner ve küçüklüğünde başından geçen olayları hatırlar. Zehra çocukken anneannesi ve ailesiyle yaşamaktadır. Zehra’nın teyzesi Ruhsar tüccar bir adamla evlenmiştir. Ama kocasını aldattığı için Ruhsar’ı öldürmüştür. Zehra babasını da annesi Meveddet Hanım sayesinde sarhoş, çapkın, serseri biri diye bilmiştir. Zehra’nın ablası Feriha annesinden gördüğü için biraz süslüdür ve babası ona yasaklar koyar ve annesi Feriha’yı babasına kötüler ve daha sonra ablası veremden ölür. Zehra babasını hep kötü biri olarak bilmiştir. ilmiştir. Zehra bunları düşünürken İstanbul’a gelmiştir.
Zehra babasının kaldığı eve gelir ama çok geçtir, çünkü babası ölmüştür. Mürşit Efendi’nin uzak akrabası olan Vehbi Efendi Zehra’ya babasına ait sandığın anahtarını verir. Zehra sandığı açar ve içinden birkaç kağıt ve bir hatıra defteri çıkar ve kumaya başlar. Hatıra defterinde Mürşit Efendi’nin tüm hayatı yazmaktadır.
Mürşit Efendi okulunu bitirip diplomasini almiştir. Tek amaci mutlu hayat sürmek ve evlenmektir. Mürşit Efendi’nin Sivas’a ilk tayini çikar. Öncelikle Istanbul’da kalmak istemiştir ama küçük şehirde çalişmak daha iyi oldugunu düşünerek Istanbul’dan ayrilir. Sivas’ta işe başlar ve bir Ermeni kadininin evini tutar ve orada yaşamaya başlar. Bazi evlerine davet edip konuşmalarinda hep dedikodu yaptiklari için Mürşit Bey artik bu tür yemeklerde bulunmayacagina karar verir. Daha Sivas’in bir kazasina kaymakam olur ve yeni bir yere taşinir. Oradan da başka bir yere tayini çikar. Kazada bulunan zenginler ve esnaflar yeni gelen kaymakamlara hediyeler vererek gözüne girmeye çalişip halki kandırmışlardır. Ama Mürşit Bey olayın farkına varır ve başka bir kaymakamlığa geçiş yapar amacı yeni aldığı kazayı geliştirmektir ama burada da her şey ters gitmektedir.
Mürşit Efendi’nin tayini Diyarbakir’a tahriat müdürü olarak atanir. Burada eski alişkanligi azalmiştir ve içkiye başlamiştir. Mürşit Efendi Fadil adinda malmüdürü ile tanişir ve bir gün Fadil Bey rahatsizlanir ve Mürşit Bey’in kucaginda ölür, ayni zamanda kizina da aşik olmuştur. Yetim kalan kizini annesinden ister ve annesi kabul eder, hazirliklar başlar.
Eve güvey gelir ve yeni bir eve taşinirlar. Eve yeni, pahali eşyalar alirlar. Diyarbakir’da bir süre kaldiktan sonra kaynanasinin istegiyle Istanbul’a taşinmaya karar verirler. Bu sirada kaynanasinin istekleri gün geçtikçe artmaktadir. Mürşit Bey’de bogazina kadar borca batmiştir. Yakin dostu ve zengin biri olan Abdüssamet Bey’den borç alir. Kaynanasinin istegiyle yaninda çalişan Hafiz’in da Istanbul’da bir iş bulmasini ister fakat olumsuz yanit alir. Abdüssamet Bey Hafiz’in kaynanasinin aşigi oldugunu, Makbule Hanim’in Fadil Efendi’ye neler çektirdigini ve kizlarinin ne kadar sinsi, yalanci ve sömürücü oldugunu anlatir. Mürşit Bey bunlari duyunca kulaklarina inanamaz ve güven duydugu kaynanasindan ve karisindan şüphelenir.
Mürşit Bey Istanbul’a gelir, yerleşir ama evde bir geçimsizlik vardir; çünkü Mürşit iş bulamamiştir, herkesten borç almaktadir hatta gümrük müfettişi olunca bile gelen para az oldugu için huzursuzluklar devam eder. Huzursuzlugu durdurmak için hirsizlik yapar. Bunlarin hepsini kizlari için yapmaktadir. Ama bir gün yakalanir ve işten atilip, hapse konulur.
Hapisten çıktığında aç ve işsizdir. Artık her gece içmektedir. O sıralarda Ruhsar kocasını aldattığı için kocası onu öldürmüştür ve dışarıdan herkes iki bacanağı da suçlu bulmaktadır.
Evlerinin yakınındaki Mesadet Hanım ve Necip Bey’in arası Meveddet Hanım ile iyidir ve Necip Bey Mürşit Bey’e yanında iş bulur. Mürşit Bey bir gün beze sarılı bir çok mektup bulur, bunlar karısının Necip Bey ile olan aşkının mektuplarıdır. Mürşit Bey olayı anladıktan sonra işten ayrılır. Artık Mürşit Bey sarhoşun teki ve dilencinin biri olmuştur.
Zehra defteri burada bitirir ve esas suçlunun kim olduğunu öğrenmiştir ama vakit çok geçtir.
Birkaç gün sonra Zehra çalıştığı yere tekrar döner.




3.Muhteva Bilgisi:
A.Ana Fikri: Ön yargılı olan insanların gerçekleri görme özelliğini kaybedip, akıllarında var olan tek bir düşünceye göre hareket ettiklerini ve bu durumda da geri dönüşü olmayan bir takım hatalar yaptıklarını anlatmaktadır. Akıllarındaki düşünceye yeni bir açıyla bakmaları gerektiğini ve ön yargılı davranma yerine olayları düşünerek ve anlayarak yapmak zorunda olduklarını göstermektedir.
B.Alınacak Dersler: İnsanlar iç bir zaman olayların gerçek yüzünü bilmeden ön yargılarına göre davranmamalılardır. Başka kişilerin sözleriyle hareket etmemelidirler. Kendilerine göre suçlu olan kişileri de dinleyip onların görüşlerini ve yargılarını da düşünmelidir. Kin ve düşman oldukları kişilere tek bir açıdan değil, bir çok yönden bakmaları gerekir. Bununla birlikte akıllarına gelen ilk düşünceyi yapmamalıdırlar. Romanda Zehra aklına gelen ilk fikri uygulamış ve babasına düşman olmuştur, babası ona yaklaştıkça kaçmış ve acıma hissini de kaybetmiştir. Hem babasını hem öğrencilerinin açıklarını gördüğünde direk man cezalandırmış "af" kelimesini beyninden silmiştir. Sonuçta hep kendi kaybetmiş ve yalnız kalmıştır. Ama gerçekleri öğrendiğinde her şey için vakit çok geçti. Biz de olayların, kişilerin ilk hareketlerine göre değerlendirmemeliyiz. Ön yargı yerine, sürekli ve her yönden düşünen biri olmalıyız.
C.Olayın Kişileri Ve Tahlilleri:
Zehra: Çalıştığı yerde başöğretmen olan otuz yaşlarında ufak tefek biri olmasına rağmen kuvvetli birisidir. Esmer tenli, iri burunlu, çıkı elmacık kemikli, kalın ve siyah kaşlı olan bir öğretmendir. Aynı zamanda becerikli, doğruluktan ve fedakarlıktan ayrılmayan haksızlığın ve yalanın düşmanı olan,acıma ruhunu kaybetmiş, herkes tarafından sevilen biridir.
Tevfik Hayri Bey: Maarif Müdürü ve Zehra’yı yakından tanıyan şişman ve geniş omuzlu biridir. Gevşek, hayalperest, işlerle fazla ilgilenmeyen, sakinliği ve sessizliği seven aynı zamanda şakacı ve umursamaz bir kişidir.
Mebus Şerif Halil Bey: Tevfik Bey ile aynı okulu okumuş ve onun yakın arkadaşı, iri burunlu, kalın dudaklı birisidir. Kasabada sevilen ve insanlar için elinden gelen her şeyi yapan bir insandır.
Mürşit Efendi: Zehra’nın babasıdır. Zehra gibi kısa boylu, esmer, kalın kaşlı bir memurdur. Duygusal, çalışkan ve sıkı iradeli aynı zamanda sözüne sadık, rezilliği ve üç kağıtçılığı sevmeyen bir insan ama evlenip ailesiyle arası bozulunca serseri, sarhoş ve zorluklara karşı koyamayan biri olmuştur.
Çevresindeki insanlar tarafından çalışkan ve ciddi biri olarak tanınan doğruluktan ayrılmayan biriydi ama evlendikten sonra değişmiştir.
Meveddet Hanım: Mürşit Bey’in karisidir. Genç, güzel ve alimli bir kadindir. Ayni zamanda hassas, asabi ve dediklerinin yapilmasini hemen isteyen maymun iştahli, dolmuşa gelen biridir. Evliliginin ilk yillarinda kocasi tarafindan sevilen fakat çevresince kiskanç ve aç gözlü olarak taninan birisidir.
Makbule Hanım: Zehra’nın anneannesidir. Mürşit Efendi’den her zaman kızıyla beraber isteklerde bulunan birisidir. Kendini iyilik sever biri diye gösterip insanları kullanan, kandıran biridir. Çevresince sevilen birisi olmasının sebebi insanları kandırmasıdır.
Abdüssamet Bey: Zengin, iyilik ve yardım etmeyi sever. Arkadaşı yaptıklarını karşılığını hiç bir zaman beklemez.
D.Olayın Geçtiği Mekan: Olay Anadolu’nun herhangi bir kasabasında öğretmenlik yapan Zehra’nın bulunduğu yerde başlıyor. Kasabada alt yapı fazla gelişmemiştir. Bundan dolayı insanlar fakir ve sefalet içerisindedir. Yeşil bir kasaba olduğu için halk hayvancılıkla geçinmektedir. Hemen herkes geçim derdinde olduğu için çocuklarını okula göndermek istemezler. Zehra’nın kasabaya gelişiyle bu düşünce değişmiştir.
İkinci yer ise Mürşit Efendi’nin okulunu bitirdikten sonra tayininin çıktığı yer olan Sivas’tır. Burası Mürşit Bey’in ilk görev yeridir. Burada bir Ermeni kadının evinde bir oda kiralar. Evde diğer yerlerde çalışan bir çok memur vardır. Kasaba gelişmemiş ve gayette ucuzdur. Mürşit Bey bir çok arkadaş edinmiştir. İlk defa içkiyi burada içmiştir.
Diğer bir yer ise Mürşit Efendi’nin tayinin çıktığı yer olan Diyarbakır’dır. Burası Sivas’a göre daha gelişmiş ve lüks bir şehirdir. Hayatını yeniden düzene koymaya kara vermiştir. Artık evlenmeye ve çoluk çocuk sahibi olmaya karar verir. Fadıl Efendi ile tanışır ve onun ölümünden sonra kızıyla evlenir. Diyarbakır’da güzel bir eve yerleşirler. Ama hayatı tekrar bozulmaya başlamıştır.
Son yer ise İstanbul’dur. Bütün olaylar burada geçmektedir. Burada güzel bir konağa yerleşirler. Zaman geçtikçe karısı ve kaynanasıyla arası iyice bozulur. İşten kovulur, içkiye başlar, çocukları ona düşman olur ve hapse düşer. Ayrıca kendisin de öldüğü yer İstanbul’dur.
E.Tür Bilgisi: Türü romandır. Düzyazı biçiminde yazılan ve öyküye göre daha uzun olan ve kişi ve olaylar aracılığıyla geçmişin ve bugünün gerçek yaşamını az ya da çok karmaşık bir örgü içinde anlatan edebiyat türüdür. Öteki türlere göre genç sayılır, anlatım biçim değişiktir; yazanın ağzından veya romandaki kişi tarafından yazılan romanlar da vardır. Konularına göre polisiye, serüven, aşk gibi olayları işler. Türk Edebiyatı’nda roman 19.yy’da yazılmaya başlandı. Bundan önce Divan Edebiyatı’nda yazılmış uzun öyküler vardır. Osmanlı Devleti’nde ilk basım evinin açılması ile aşıkların, halk kahramanlarının öykü ve destanları anlatan basımlar yapılmıştır. 1850’den sonra ülkemizde Avrupa Edebiyatı görülmeye başlamıştır ve çağdaş romanın ilk yapıtları yazılmıştır.
4.Yazar Hakkında Bilgi:
Reşat Nuri Güntekin romanci ve oyun yazaridir. (25 Kasim 1889-7 Aralik 1956) Istanbul’da dogdu Çanakkale Lisesi’nde ve Izmir Frerler Okulu’nda okudu. Sinavla Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ne girdi. Yüksek ögrenimini bitirdikten sonra Bursa ve Istanbul Liseleri’nde ögretmenlik yapmiştir.
Parlemento’ya girdikten sonra Paris’te Kültür Ateşe’si olarak çalişmişti. Emekli olduktan sonra Nuri, Inci, Şair, Büyük Mecmua dergilerinde öyküleriyle tanindi.
Romanlarında değişen toplum koşullarını ortaya çıkarmış, yeni insanlar getirmiştir. Kişilerin fiziksel görünüşlerine fazla önem vermemiştir, onların iç yapılarını göstermiştir.
Gizli El, Çalıkuşu, Damga, Akşam Güneşi, Bir Kadın Düşmanı, Dudaktan Kalbe, Yeşil Gece, Acımak, Yaprak Dökümü, Değirmen, Eski Ahbap, Boyunduruk, Kan Davası, Son Sığınak gibi romanları, Gençlik Ve Güzellik, Tanrı Misafiri, Sönmüş Yıldızlar, Olağan İşler gibi öykü kitapları, Hançer, Eski Rüya, Ümidin Güneşi, Şemsiye Hırsızı, Taş Parçası Göz Dağı, Hülleci gibi de oyunları vardır.

5.Sonuç:
Reşat Nuri Güntekin’in önemli eserlerinden biridir. Roman sade bir dilde, akici ve gerçege uygun bir şekilde yazilmiş. Yazar iyi bir konuya temas etmiştir. Insanlarin öngörüşlü olanlarinin nasil sonu olmayan hatalar yaptiklarini güzel bir örnekle göstermiştir. Ayrica romandaki kişileri gerçege yakin olarak seçmiştir.

* *SON* *

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
Sayac Ekle