18 Ocak 2009 Pazar

Lise 2 Edebi Metinler Notları : )

TÜRK HALK EDEBİYATININ BÖLÜMLERİ1-Anonim Halk Ed : Türkü mani ninni tekerleme bilmece masal atasözü halk hikayesi fıkra
2-Dini-Tasavvufi Halk ed: İlahi Nefes Şathiye nutuk devriye deme
3-Aşık Ed: Semai destan varsağı koşma
TÜRK HALK EDEBİYATININ ÖZELLİKLERİ1-Sözlü bir edebiyattır. Hece ölçüsü kullanılmıştır.Yalın bir dil görülür.
2- Nazım birimi dörtlüktür. Şiirlerde daha çok cinaslı uyak kullanılmıştır.
3- Rediflere sıkça başvurulur.
4- Aşk doğa özlem yiğitlik din vb konular işlenmiştir.
DİNİ TASAVVUFİ TÜRK EDEBİYATI
Tasavvuf: İslamiyet’in temel kurallarına dayanarak nefsi arıtma ahlakı güzelleştirerek Allaha ulaşabilme bilimidir. Tasavvufun pratik hedefi insanı kamil derecesine ulaşmaktır. Kendi istek ve çabalarıyla benliğini ilahi aşka yok eden kişi FENEFİLLAH Allah da yok olma derecesine ulaşır. Vahdeti vücut temel felsefedir. 8.yy da Anadoluda Babailik mevlelilik Bektaşilik gibi tarikatlarlarla dini tasav. Türk ede. Gelişmiştir.
Hece ölçüsü kullanılmıştır. Açık ve anlaşılır olmakla beraber ağır bir söyleyişte vardır. Yunus emre Hacı bektaşı veli Hacı Bayramı veli Kaygusuz abdal Pir sultan abdal.
HİKMET Ahmed Yesevî'nin dinî-tasavvufî şiirlerdir. Hikmetlerin çoğu dörtlükler hâlinde, hece ölçüsüyle yazılmış ve koşma biçiminde uyaklanmıştır. Hikmetlerin bir kısmı, aruz ölçüsüyle gazel biçiminde yazılmıştır.
NEFES; Bektaşî şairlerinin söyledikleri tasavvufi şiirlere denir. Hecenin, yedili, sekizli ve on birli kalıplarıyla söylenir.
ÂŞIK EDEBİYATI
Âşık edebiyatı, halk arasında yetişen saz şairlerinin oluşturduğu bir edebiyattır.
Kul Mehmet. Köroğlu, Kayıkçı Kul Mustafa, Gevheri, Karacaoğlan, Dertli, Dadaloğlu, Erzurumlu Emrah, Âşık Veysel, Afi İzzet, Murat Çobanoğlu. Şeref Taşlıova'dır.
ÂŞIK EDEBİYATININ BAŞLICA ÖZELLİKLERİ:
1. Şairler, şiirlerini saz eşliğinde ve doğaçlama söylerler.
2. Bu edebiyatta semaî, güzelleme, koçaklama, ağıt, taşlama, varsağı, destan gibi nazım türleri vardır.
3. Şiirlerde hece ölçüsü kullanılır; ancak Âşık Ömer, Gevherî gibi bazı saz şairleri aruz ölçüsünü de kullanmışlardır.
4. Şiirlerde kullanılan dil halk dilidir.
5. Şiirlerin nazım birimi dörtlüktür.
6. Şiirlerde genellikle yarım uyak kullanılmıştır.
7. Aşık edebiyatında aşk, doğa, ayrılık, özlem, ölüm, yiğitlik gibi konular işlenmiştir.
8. Saz şairlerinden bazıları, şiirlerini cönk adı verilen defterlerde toplamıştır.
9. Şiirin son dörtlüğünde şairin adı geçer.
10. Âşık tarzı halk şiirinin en çok kullanılan nazım biçimi koşmadır.
Cönk : Halk ed. Sanatçıların el yazmalarıyla yazdıkları defterlere denir.
Koşma;
• Halk edebiyatı nazım şeklidir. • Nazım birimi dörtlüktür.
• Koşmalar, üç veya beş dörtlükten oluşur. • 11 'li hece ölçüsü ile söylenir, hece ölçüsünün 6+5 ya da 4+4+3 duraklı kalıpları kullanılır.
•_Uyak düzeni ilk dörtlük için • Konularına göre koşma türleri güzelleme, koçaklama, taşlama, ağıt adlarını alır.
• Genellikle bir ezgi eşliğinde söylenir. Ezgilerin özelliğine göre Acem koşması, Kesik Kerem, Ankara koşması gibi adlar alır.
Koçaklama: Kahramanlık yiğitlik.
Semai : Aşık ed. Nazım biçimlerindendir. Uyak düzeni koşmaya benzer. 4+4=8 hece ölç. Sevgi doğa güzellik ve ayrılık kon.

ANONİM HALK EDEBİYATININ BAŞLICA ÖZELLİKLERİ:
1. Sözlü bir edebiyattır. Bu nedenle ürünler, söylendikleri dönemin ve yörenin dil özelliklerini taşır.
2. Ürünlerin dili halk dilidir.
3. Manzum ürünlerin nazım birimi dörtlüktür.
4. Manzum ürünlerin ölçüsü hece ölçüsüdür.
5. Şiirlerde genellikle yarım uyak kullanılmıştır.
6. Destan, masal, halk öyküsü gibi bazı ürünlerde olağanüstülüklerle örülü bir anlatım vardır.
7. Anonim Halk edebiyatı ürünleri, halkın mizah anlayışını, keskin zekâsını, değer yargılarını yansıtır.
8. Anonim Halk edebiyatında işlenen konular aşk, doğa, ölüm, özlem, yiğitlik, toplum yaşamı gibi konulardır.
Türkü; türlü ezgilerle söylenen Anonim Halk şiiri nazım biçimidir. Yapı bakımından iki bölümden oluşur. Birinci bölüm, türkünün asıl sözlerinin bulunduğu kısımdır. Buraya bent adı verilir. Her bendin sonunda yinelenen nakarat bölümüne de bağlama veya kavuştak adı verilir.

KLASİK TÜRK EDEBİYATI
XV. yüzyıldan itibaren gelişmeye başlayan Klasik Türk Edebiyatı, XIX. yüzyıl ortalarına kadar devam etmiştir. Bu süre içinde Anadolu'da Necati, Bakî, Nef'î, Nâbî, Şeyhülislam Yahya, Nedim, Şeyh Galip; Anadolu dışında da Ali Şîr Nevâî, Fuzûlî gibi Klasik Türk Ede¬biyatı şairleri yetişmiştir.
KLASİK TÜRK ŞİİRİNİN ÖZELLİKLERİ:
1. Şairler, Arap ve Fars edebiyatının etkisinde kalmıştır.
2. ölçü olarak aruz kullanılmıştır.
3. Nazım birimi beyittir.
4. Beyitler arasında konu birliği olması gerekmez.
5. Uyak göz içindir. Daha çok tam ve zengin uyak kullanılmıştır.
6. Sanatlı söyleyişe önem verilmiştir.
7. Gazel, kaside, mesnevi, rubaî, müstezat, musammat gibi nazım biçimleri kullanılmış¬tır. Bu nazım biçimlerine Türk şairleri, şarkı ve tuyuğ nazım biçimlerini de eklemişlerdir.
8. "Sanat için sanat" anlayışıyla hareket edilmiş, bireysel ve soyut konular ele alınmıştır.
9. Şairler, şiirlerinde mazmun adı verilen kalıplaşmış sözleri kullanmışlardır.
Klasik Türk ed ismini veren sanatçı : Fuat Köprülü
Türk ed en büyük şairi: Fuzuli
Gazelin üstadı: Fuzuli baki
Şarkının üstadı : Nedim
Kasidenin üstadı: Nefi
Divan ed. Kurucusu : Hoca Dehhani
Son büyük şair : şeyh Galip
MEVLİDİN BÖLÜMLER
Mesnevî tarzında yazılmış olan mevlid; münacaat (Allah'a yalvarma), vilâdet (Peygam- doğumu > berin doğumu), risalet (Peygamber oluşu), miraç (göğe yükselişi), rıhlet (ölümü) ve dua tümlerinden oluşur.
GAZEL: Arap edebiyatı nazım biçimlerindendir. Arap ve iran edebiyatından edebiyatımıza geçmiştir. Gazelin birinci beytine doğma, doğuş anlamına gelen "matla", son beytine kesik, kesilmiş anlamına gelen "makta" beyit denir. Gazelin en güzel beytine "beytü'l gazel" veya "şah beyit" denir. Son beyitte şair, takma adını (mahlas) kullanır 1. Düz gazel: Dizelerin ortasında iç uyak bulunmayan gazellerdir. 2. Musammat gazel: Beyitlerde dize ortalarında da birinci dizenin son sözcüğüne uygun olarak uyak kullanılırsa bu tür gazellere musammat gazel denir. Musammat gazellerin birinci beytinde orta uyak bulunmaz.
KASİDE: Kaside övgü şiiridir. Beyitlerden meydana gelir, Gazellerde olduğu gibi kasidelerin de ilk beytine matla, son beytine makta, en güzel beytine beyt-ül kasid, şairin adının geçtiği beyte ise taç beyit adı verilir.
Kasideler yazılış amaçlarına göre şu adları alır:
Tevhid : Tanrı'nın birliğini anlatan kasidelerdir.
Münacaat: Tanrı'ya yalvarmak için yazılan kasidelerdir.
Na't : Peygamber'i, öven kasidelerdir.
Medhiye : Devrin padişahını ve büyüklerini öven kasidelerdir.
KASİDEDE ŞU BÖLÜMLER BULUNUR.
Nesib (Teşbib) : Bu bölüm, betimleme bölümüdür. Bayramların, mevsimlerin ve varlık¬ların betimlemesi yapılır. Kasideler genellikle nesibin konusuna göre ad¬landırılır. Kaside-i Bahariye, Kaside-i Ramazaniye gibi.
Tegazzül: Kasidelerde yer alan gazele tegazzül denir. Kadın, aşk ve şaraptan söz eden bölümdür. Tegazzül bölümü bazı kasidelerde bulunmaz .Girizgâh : Asıl amaca geçişi sağlayan bölümdür.
Medhiye : Kasidenin sunulduğu kişinin özelliklerinin abartılı bir övgüyle anlatıldığı bölümdür.Fahriye : Şairin kendini ve sanatını övdüğü bölümdür. Dua : Kasidenin son bölümü olup bu bölümde şair övdüğü kişiye, halka ve memlekete iyi dilekte bulunur.

TERKİB-İ BENT: Bentlerle kurulan bir nazım biçimidir. Her bent 5-10 beyitten oluşur. Bent sayısı 5-15 arasında değişir. Terkib-i bendin uyak düzeni gazele benzer. Her bendin son beyti gazelin ilk beyti gibi uyaklanır. Bu son beyit vasıta beyti adını alır. Vasıta beyti, bentleri anlamca birbirine bağlar. Bent sonlarındaki vasıta beyit, bentlerle aynı uyağı taşıyorsa bunlara terci-i bent denir. Terkib-i bentler daha çok sosyal ve felsefî konuları işler.

SERVET-İ FÜNÛN EDEBİYATI (EDEBİYAT-I CEDİDE)
Muallim Naci ile Recaizade Mahmut Ekrem arasındaki eski edebiyat-yeni edebiyat tartışması bu edebiyat topluluğunun oluşmasına neden olmuştur.
Servet-i Fünûn Edebiyatı'nın şiirdeki temsilcileri, Tevfik Fikret, Cenap Sahabettin, Hüseyin Suat, Süleyman Nazif, Süleyman Nesip, Faik Âli, Celâl Sâhir'dir.
Servet-i Fünûn Edebiyatı'nın düz yazı alanında temsilcileri ise HaJit__Zjya__Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Ahmet Şuayip'tir.
Servet-i Fünûn dergisi Hüseyin Cahit Yalçın'ın "Edebiyat ve Hukuk" adlı çevirisinin yayınlanması üzerine 1901 yılında kapatılır. Bu tarihten sonra Edebiyat-ı Cedide Topluluğu dağılır.
SERVET-İ FÜNÛN ŞİİRİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ:
1. Servet-i Fünûn şairleri "Sanat sanat içindir." anlayışını benimsemişlerdir.
2. Şiiri düz yazıya yaklaştırmışlar, müstezat nazım biçimini serbest müstezat biçimine dönüştürmüşlerdir.
3. Her şey şiirin konusu olmuş, şiirde kompozisyona önem verilmiştir.
4. Şairler, Arapça ve Farsça sözcüklere çok yer veren, sanatlı, süslü bir anlatımı benimsemiştir
5. Şiirde toplumsal sorunlardan çok, kişisel duyarlıklar üzerinde durulmuştur.
6. Batı şiirinden sone, terzarima gibi yeni nazım biçimleri alınmıştır.
7. Servet-i Fünûn şiirinde aruz ölçüsü kullanılmıştır. Şairler, işledikleri konuya uygun aruz kalıpları seçmiştir.
8. Şairler parnasizm ve sembolizm akımlarının etkisinde kalmışlardır.
SEMBOLİZM,: parnasizme tepki olarak ortaya çıkan bir şiir akımıdır. Şiirde, gerçekçilik yerine onun bizde bıraktığı etkilere, izlenimlere yer verilir. Sembolizme göre sanat; düşünceye değil, duyguya seslenmelidir. Böylece şiir içimizde birtakım kıpırdanmalar meydana getirmelidir. Bu da ancak lirizmle olur. Sembolizmde dil herkesin anlayacağı bir nitelikte değildir. Şiirde biçime, sese, uyuma ve müziğe önem verilir.
FECR-İ ÂTİ EDEBİYATI
Başlangıçta Servet-i Fünûn Edebiyatı'na tepki olarak doğan, onlara göre daha ilerici bir görüş iddiasıyla ortaya çıkan Fecr-i Âti topluluğu, Servet-i Fünûn Edebiyatı'nı taklit etmekten öteye gidemediği için uzun ömürlü olamamış, edebiyat ve sanat sevgisiyle kurulan bu topluluk 1912'de dağılmıştır.
Bunlara göre: "Sanat, şahsî ve muhteremdir."
Ahmet Haşim, Fazıl Ahmet Aykaç, Mehmet Fuat Köprülü, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Refik Halit Karay, Yakup Kadri Karaosmanoğlu bunlardan bazılarıdır.
SONE: Kaynağı İtalyan edebiyatı olup oradan Batı edebiyatına geçmiştir. Bize Fransız edebiyatından geçen sone, 14 dizelik bir nazım biçimidir. Dizelerin kümelenişi ve uyak örgüsü abba / abba / ccd / ede biçimindedir. Sone, edebiyatımıza Servet-i Fünûn Edebiyatı döneminde girmiştir.
CUMHURİYET DONEMİ TÜRK ŞIİRİ Atatürk Dönemi (1923-1939) 1. Memleketçiler 2. Beş Hececiler 3. Yedi Meşaleciler
1940 Sonrası Dönem 1. Birinci Yeniciler (Garipçiler) 2. Hisarcılar 3. Maviciler 4. İkinci Yeniciler 5. Toplumsal Gerçekçiler 6. Bağımsızlar
Atatürk Dönemi (1923-1939)
1. Memleketçiler: Mehmet Emin Yurdakul, Ahmet Kutsi Tecer, Ömer Bedrettin Uşaklı, Kemalettin Kamu gibi şairlerin oluşturduğu sanat hareketidir. Bu sanatçılar Anadolu'yu yeniden keşfetme çabasına yönelerek ülke sorunlarını ele almışlar; folklorumuzu tanıtmaya çalışmışlardır.
2. Beş Hececiler: Orhan Seyfi Orhon, Faruk Nafiz Çamlıbel, Halit Fahri Ozansoy, Enis Behiç Koryürek, Yusuf Ziya Ortaç'tan oluşan bir edebî topluluktur. Cumhuriyetten önceki dönemde şiire başlayan bu şairler, cumhuriyetin ilânından sonraki ulusal coşku nedeniyle romantizme yönelmişler, bu nedenle gerçekçilikten uzaklaşmışlardır. Sonuçta yüzeysel bir memleket edebiyatının temsilcisi olmuşlardır.
3. Yedi Meşaleciler: Yaşar Nabi Nayır, Muammer Lütfi, Kenan Hulusi Koray, Sabri Esat Siyavuşgil, Cevdet Kudret, Vasfi Mahir Kocatürk ve Ziya Osman Saba'dan oluşan bu topluluk, Millî Edebiyatçıların, özellikle de Beş Hececilerin gerçekçilik ve içtenlikten uzak şiirlerine tepki olarak doğmuştur. Bu topluluk şiirde içtenliği savunan yedi genç şairden oluştuğu için bunlar Yedi Meşaleciler adıyla anılmıştır.
1. BİRİNCİ YENİCİLER (GARİPÇİLER): 1941 yılında Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat Horozcu adlı sanatçıların oluşturduğu bir edebî topluluktur. Şiirde sürüp giden basmakalıplığa, şairaneliğe ve aşırı duygusallığa başkaldırmalardır. Şiirle ilgili düşüncelerini Garip adlı kitapta dile getirmişlerdir.
Garipçiler:
a. Esin kaynağı olarak batıyı almışlar; Valery (Valeri), Picasso (Pikasso), Rimbaud (Rimbo) gibi sanatçılardan etkilenmişlerdir.
b. ölçü, uyak ve sanatlı söyleyiş gibi gelenekleri tümüyle reddetmişler, serbest şiiri esas almışlardır. c. Gülmece ve ince yergi şiirin temel öğesi olmuş; sıradan kişi ve olaylar şiire girmiştir, ç. Dilde sadeliğe önem vermişler, sürrealizm akımını izlemiş ve ondan etkilenmişlerdir.
2. HİSARCILAR: Mehmet Çınarlı, İlhan Geçer, Gültekin Samanoğlu, Mustafa Necati Karaer, Nüzhet Erman, Nevzat Yalçın, Yavuz Bülent Bakiler, İbrahim Minnetoğlu, İsmail Geçeksöz, Ayla Oral, Bahattin Karakoç gibi sanatçıların oluşturduğu topluluktur. Bu sanatçılar, düşüncelerini "Sanatçı bağımsız olmalıdır. Ulusal olmayan bir sanatın sınırları aşacağı düşünülemez. Sanatçının dili yaşayan .dildir." anlatımlarıyla ortaya koymuşlar; bunu gerçekleştirmek istemişlerdir.
3. MAVİCİLER: Attila İlhan, Orhan Duru, Ferid Edgü'nün, Mavi Dergisi çevresinde toplanmasıyla oluşmuştur. Bu sanatçılar, Garip akımına ve Orhan Veli'ye karşı çıkmış, şairane bir sanat anlayışının temsilcisi olmuşlardır.
4. İKİNCİ YENİCİLER: Bu topluluk, İlhan Berk, Kemal üzer, Ece Ayhan, Sezai Karakoç, Cemal Süreya, özdemir ince, Edip Cansever, Turgut Uyar, Ülkü Tamer gibi adlardan
oluşmuştur.
Bu topluluk, Garipçilerin şiir anlayışına tepki olarak doğmuştur. Onlara göre Garipçiler, hayal gücünden yoksundurlar. "Şiir için şiir "anlayışında eserler vermişler, konuşma dilinden ayrı bir dil kullanmışlardır. Bu topluluğun şiirlerine "Anlamsızlığın Şiiri" de denmiştir. Bir çeşit kaçış şiiri sayılan bu dönem eserleri, devrin siyasal ve toplumsal baskı ortamının ürünleri olmuştur.
5. TOPLUMSAL GERÇEKÇİLER: Nazım Hikmet'in öncülüğünde başlayan bu hareket, Rıfat İlgaz, Cahit Irgat, Enver Gökçe, Ömer Faruk Toprak, Arif Damar, Ahmet Arif ve Şükran Kurdakul gibi sanatçılarla devam etmiştir.
Bu topluluk, şiiri sosyal gerçeklerin anlatımında bir araç gibi görmüş, insanı üretim-tüketim ilişkisi içinde ele almıştır. Serbest tarzda şiirler yazarak ölçü, uyak gibi öğelerden uzak kalmışlardır.
6-BAĞIMSIZLAR: Necip Fazıl Kısakürek, Cahit Sıtkı Tarancı, Arif Nihat Asya, Ahmet Hamdi Tanpınar, Behçet Necatigil, Zeki Ömer Defne, Asaf Halet Çelebi, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Cahit Külebi, Ahmet Muhip Dıranas gibi sanatçılar, herhangi bir topluluğa bağlı kalmaksızın eser vermişlerdir. Bu sanatçılar, yurt sorunlarını, bireysel duyarlılıkları şiirlerinde ele almışlardır.

TANZİMAT DÖNEMİ1 Dönem Tazimat edebiyatçıları : Şinası Namık Kemal Ziya paşa, Ahmet Mithat efendi, Şemsettin Sami, Ali Suavi, Ahmet Cevdet Paşa
2.Dönem Tanzimat edebiyatçıları: Recaizade Mahmut Ekrem, Abdulhak Hamit tarpan, Samipaşazade Sezai, Muallim Naci,

1.Dönem ed özellikleri:•Toplum için sanat anlayışı benimsenmektedir.
•Eserler halkın anlayabileceği dildendir.
•Yeni bir düzyazı geliştirilmiştir. •Şiirde yeni konular ele alınmıştır. •Bir ilkler edebiyatıdır. •Fransa ed. Örnek alınmıştır.

2.Dönem özellikleri: •Sanat sanat için anlayışı hakimdir. •Dilde sadeleştirme cabası bırakılmıştır. • Batı edeb. Örnekler verilmiş sanatçılar ustalaşmıştır. •Şiirin konusu genişletilmiş biçimsel yenilikler getirilmiştir. •Romanda realizm etkisi görülüş. • İlk realist roman bu dönemde ele alınmış. •Tiyatro önemini yitirmiş Sahne dili açısından başarısız bir dönem olmuştur.



TANZİMAT DÖNEMİ İLKLERİlk resmi gazete : Takvimi vakayı 1831
İlk Yerli roman : Taşşuki Talat ve Fitnat Şemsettin Sami
İlk Hikaye Kitabi : Letaifi Rivayet Ahmet Mithat efendi.
İlk edebi roman: Namık kemal intibah
Yayınlanan ilk tiyatro eseri: Şair evlenmesi şinası
İlk özel gazete : 1860 ta Şinası ve Ayağ efendinin Tercümei Ahval
İlk tarihi roman : Cezmi Namık Kemal
İlk Eleştiri : Tahribi Hayrabat Namık Kemal
İlk Makale : Tercümanı Ahval Mukaddimesi Şinası
İlk Oynan tiyatro : Vatan yahut silistre Namık kemal
İlk ceviri roman : Yusuf kamil
İlk edebi roman: İntibah Namık Kemal
İlk realist roman : Araba sevdası Recaizade Mahmut

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
Sayac Ekle