31 Aralık 2008 Çarşamba

Demokrasi ve Kalkınma - Süleyman Demirel PDT®

Daha önce de belirttiğim gibi, Avrupa artık hiçbir zaman tekrar bölünmemelidir. Tüm kıtanın barışı, istikrarı ve refahı, Avrupa projesinin başarısına bağlıdır. Özellikle Balkan ülkeleri için, Avrupa perspektifi bölgedeki kalıcı barışın ve refahın yolunu açacak anahtar durumundadır.

Türkiye katılım kriterlerini bilmektedir. Sadece Kopenhag Kriterleri’ne uyum için değil, aynı zamanda Maastricht Kriterleri’ne ve Avrupa Para Birliği’ne uyum için de hazırlıklar yapmamız gerekmektedir.

Esasen, bu hedef Türkiye’nin daha fazla kalkınmak, daha zengin olmak, refaha ve mutluluğa daha çabuk ulaşmak yolunda kendisi için tespit etmiş olduğu bir hedeftir. Türkiye bu projeyi başarı ile tamamlamak için kararlı olmalıdır.

Helsinki Zirvesi ile başlatılan yeni dinamikte zaman unsurunu en iyi şekilde değerlendirmeliyiz ve hızımızı kaybetmemeye dikkat etmeliyiz.

Demokrasi, insan haklarına saygı ve hukukun üstünlüğü alanlarındaki eksikliklerimizi tamamlamalıyız. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’ndaki temel haklar ve özgürlükler ile ilgili bölüm, Türkiye’nin uluslararası taahhütleri ile uyumlu hale getirilmelidir.

Türkiye idari yapısını yeniden gözden geçirmeli ve demokrasi kurumlarının istikrarlı işleyişini tesis etmelidir.

Türkiye kapsamlı bir yargı reformuna gitmelidir.

AB standartlarını yakalamak ve Maastricht Kriterleri’ne uyum sağlamak için mevcut ekonomik reform çabaları ile birlikte yolsuzlukla mücadeleye ve özelleştirmeye hız verilmelidir.

Türkiye’nin AB ile entegrasyonu için olağanüstü öneme ve önceliğe sahip bir başka konu ise, Türkiye’nin, Kafkaslardan Orta Asya’ya ve Ortadoğu’ya, Rusya ve Ukrayna’yı kapsamak üzere Hazar Havzası ve Karadeniz Havzası’ndan Yunanistan ve Kıbrıs da dahil olmak üzere Akdeniz’e uzanan geniş coğrafyadaki aktif politikalarını ve önder rolünü devam ettirmesidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
Sayac Ekle