31 Aralık 2008 Çarşamba

The Lexus And The Olive Tree - Thomas L. Friedman PDT®

Tayland hükümeti 8 Aralık 1997 sabahı, ülkenin en büyük 58 finans kuruluşundan 56’sını kapatma kararı aldığını açıkladı. Bu özel bankalar, Tayland para birimi baht’ın ani düşüşü sonucunda neredeyse bir gecede iflasa sürüklenmişti. Finans kuruluşları büyük miktarda ABD doları borç almış ve bu dolarlarla otel, iş merkezi, lüks apartman ve fabrika inşaatları yapacak Tayland şirketlerine kredi açmışlardı. Hepsi de güvende olduklarını düşünmüşlerdi, çünkü Tayland hükümeti baht’ın Amerikan doları karşısındaki değerini sabit tutmaya yönelik bir politika izliyordu. Ama hükümet bu konuda başarısız olunca, baht’a yönelik küresel spekülasyonun arkasından - Tayland hükümetinin sanıldığı kadar güçlü olmadığının yavaş yavaş anlaşılmasının da etkisiyle - Tayland para biriminde yüzde 30’luk bir düşüş oldu. Bunun anlamı, dolarla kredi alan firmaların her 1 dolarlık borç için yüzde 30 oranında daha fazla Tayland parası ödemek zorunda kalmasıydı. Pek çok firma finans kuruluşlarına borcunu ödeyemedi, pek çok finans kuruluşu da yabancı alacaklılarına borcunu ödeyemedi. Böylece bütün sistem çıkmaza girdi ve 20.000 ofis çalışanı işsiz kaldı.

O anda ben farkında değildim - kimse de değildi - ama, bu Taylandlı yatırım şirketleri, Soğuk Savaş’ın ardından gelen yeni küreselleşme çağının küresel düzeydeki ilk finansal krizine dönüşecek çöküş zincirinin ilk domino taşlarıydı. Tayland krizi Güneydoğu Asya’daki yükselen piyasaların istisnasız tümünde genel bir sermaye kaçışına yol açtı. Güney Kore, Malezya ve Endonezya para birimlerinin değer kaybetmesine neden oldu. Gerek yerli gerekse yabancı yatırımcılar bu ekonomileri daha yakından incelemeye başladılar, yetersiz durumda olduklarına karar verdiler, ya paralarını geri çekerek daha güvenli limanlara taşıdılar ya da yüksek riski telafi etmek için daha yüksek faiz oranları talep ettiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
Sayac Ekle