3 Ocak 2009 Cumartesi

Hiperenflasyon Ve Hiperenflasyon Sürecinde Para İkamesi Kitap Özeti

Kitabın Adı Hiperenflasyon Ve Hiperenflasyon Sürecinde Para İkamesi
Kitabın Yazarı Dr.K. Batu TUNAY
Yayınevi ve Adresi Beta Yayınları, İstanbul.
Basım Yılı 2001
KİTABIN ÖZETİ

2000 yılının başına gelindiğinde Türkiye'de son 25 yıldır ekonomi üzerinde etkilerini arttırarak gösteren kronik enflasyonun kontrol altına alınması para otoritelerinin en önemli hedefi haline gelmişti. Bu dönemde Türkiye'de kronik hale gelmiş enflasyonun hiperenflasyona dönüşmesi olasılığına uzak bir ihtimal gözüyle bakılmasına rağmen bu olasılık tamamen de reddedilmemiştir. K. Batu TUNAY'ın Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü'nde savunmuş olduğu ve daha sonra kitap haline getirilmiş olan bu doktora tezinde "Türkiye'de hiperenflasyon yaşanır mı?" sorusu kadar "Türkiye'de hiperenflasyon hangi koşullar altında ortaya çıkabilir?" sorusunun cevabı aranmaktadır.

İktisat literatüründe, genel fiyat düzeyinde sürekli bir artış olarak tanımlanan enflasyonun oluşumunda temelde iki neden; talep fazlalığının ve faktör fiyatlarındaki artış nedeniyle maliyetlerde meydana gelen yükselmenin yarattığı etkilerdir. Fiyat düzeyi bakımından ise üç tür enflasyondan söz edilebilir: Sürünen Enflasyon, Latin Enflasyonu ve Hiperenflasyon. Yıllık ortalama yüzde 1000 ve üzerinde fiyat artış oranlarıyla tanımlanan hiperenflasyon günümüzde hemen hemen hiç rastlanmasa da, Türkiye gibi kronik enflasyon yaşayan ülkelerde potansiyel bir risk olmasından dolayı akademik alanda güncelliğini korumaktadır.

Dünyadaki hiperenflasyon deneyimlerine bakıldığında; hiperenflasyonların oluşumunda karşılıksız para yaratımının ve merkezi otorite zayıflığının enflasyonları körükleyip hiperenflasyon yolunu açtığı görülmektedir. Sebepleri nasıl açıklanırsa açıklansın enflasyon parasal bir olgudur ve sürekli hale gelen fiyat artışları ancak para basma tekelini ellerinde bulunduranların bu fiyat artışlarını para arzını arttırarak desteklemeleri ile mümkündür.

Kitabın birinci bölümünde dolaşımdaki para miktarı ile enflasyon arasındaki ilişkiden yola çıkılarak , enflasyon ve hiperenflasyon oluşumunun teorik çerçevesi çizilmiştir. Para piyasalarının liberalleşmesi, hane halkının para talebinde bulunurken karşı karşıya kaldığı seçenekleri arttırmaktadır. Enflasyonun arttığı ve beklentilerin kötü olduğu bir ortamda insanlar değeri istikrarlı aktiflere, özellikle yabancı para birimlerine yöneleceklerdir. Yabancı paraya olan talebin artması, milli paraya olan talebin azalması anlamına gelmektedir. Para ikamesi olarak adlandırılan bu olgu, hiperenflasyon sürecinin en önemli dinamiklerinden biridir.

Birinci bölümde teorik çerçeve çizilirken ilk olarak; para ikamesi ve para talebi arasındaki ilişki para ikamesinin teorik modelleri üzerinden anlatılmıştır. Hiperenflasyon ve para talebi ilişkisi, Philip CAGAN'ın hiperenflasyon analizine dayandırılmaktadır. CAGAN'ın sonuçları, hiperenflasyonun sebepleri üzerinde mevcut monetarist açıklamayı destekler. Buna göre; istikrarlı para talebi fonksiyonuna karşı, hükümetin para basmasının hiperenflasyona sebep olması söz konusudur.

Karşılıksız para basımı kontrol altında tutulsa bile az gelişmiş ülkelerde yaygın olarak gözlemlenen para ikamesi, hiperenflasyona yol açacak bir patlamaya dönüşebilmektedir. Hiperenflasyon ve para ikamesi arasındaki ilişkinin tartışıldığı birinci bölümün sonunda, para talebi modellerinin bu ilişkiye yaklaşımları incelenmektedir.

Ekonomik istikrarsızlığın ve kronik enflasyonun yaşandığı ülkelerde insanlar ellerindeki milli paranın değerinin düşeceği endişesi nedeniyle yabancı para talep ederler. Beklentilerin kötüleşmesi durumunda milli paradaki değer kaybının artacağı endişesi yabancı paraya geçişi hızlandıracak ve insanlar ellerinde ve bankalarda yabancı para cinsinden değerler bulundurmayı isteyeceklerdir. Enflasyonun devam etmesi ve kamu finansman aracı olarak kullanılması er ya da geç para ikamesi olgusunun etkisini arttırmasıyla hiperenflasyonist bir patlamaya dönüşebilecektir.

Kitabın ikinci bölümünde hiperenflasyon ve para ikamesinin gelişim sürecinde pratik deneyimlere değinilmiştir. Bu bölümde çeşitli zamanlarda farklı ülkelerde yaşanan hiperenflasyonların süreci ve çözüm önerileri değerlendirilmiştir.

Dünyada hiperenflasyon olgusunun ortaya çıkması Birinci Dünya Savaşı ile olmuştur. Bu dönemde savaşın sonucunda ortaya çıkan ağır yıkımlar ve onarım harcamalarının sebep olduğu büyük mali açıklar ile bu açıkların finansmanı; Avusturya, Almanya, Macaristan, Rusya ve Polonya'da hiperenflasyona sebep olmuştur. Savaştan yenilgiyle ayrılan Almanya özel sektörün talebini para basarak finanse etmiştir ve bu nedenle bu ülkedeki enflasyon oranı yıllık yüzde trilyonları aşarak inanılmaz bir boyuta ulaşmıştır.

Birinci Dünya Savaşı sonrasında olduğu gibi, İkinci Dünya Savaşı sonrasında da hiperenflasyon yaşayan ülkeler olmuştur: Yunanistan, Macaristan, Çin ve Tayvan. Savaş dönemleri dünya tarihindeki özel dönemler olarak düşünülerek ayrı tutulduğunda, liberal ekonominin hız kazandığı 1980'den sonra Arjantin ve Brezilya ve daha öncesinde Bolivya ve Polonya'da barış zamanı hiperenflasyonları yaşanmıştır. Bu hiperenflasyonların bazıları enflasyonist finansmanın bir sürprizi olmuş ve konvertibil olmayan kağıt paraların yaygın kullanımı da bu olguyu desteklemiştir. Diğerleri ise enflasyon vergisinden sağlanan kazancın etkin olmayan bir şekilde artmasıyla açıklanabilir ve hiperenflasyonun esas yıkıcı etkisini ortaya koymuştur.

Kitabın son bölümünde Türkiye'nin 1980 sonrasında yaşadığı ekonomik transformasyon ve finansal liberalleşme sürecinde dönemlere ayrılmış olarak para politikalarına ve para politikalarının uygulama sonuçlarına değinilmiştir. 24 Ocak 1980 kararları ile başlayan inceleme 1980-2000 yılları arasında Türkiye ekonomisi beş dönemde para politikaları ve yaşananlar açısından incelenmiştir. Türkiye'de enflasyon ve para ikamesi süreci, para ikamesi olgusuna yönelik ampirik çalışmalar üzerinden açıklanmıştır.

Türkiye'de olduğu gibi, yaşanan enflasyonist bir sürecin hiperenflasyona dönüşmesine yol açan dört temel koşuldan söz edilmektedir: Karşılıksız kağıt para basma koşullarının varlığı, savaş veya iç savaş olması, siyasi otoritenin zayıflığı ve dışsal şokların kamu maliyesini bozması. Türkiye'de bu koşulların tam olarak oluştuğu ilk bakışta söylenemez fakat hiperenflasyonist dinamiklerin tümünün kamu maliyesini bozarak etkili oldukları düşünülürse; Türkiye'de bir hiperenflasyon potansiyelinin varlığı da inkar edilemez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
Sayac Ekle